2 Ağustos 2012 Perşembe

şu hale bak sessiz sessiz gidiyor. konuşsaydı bu gerçek bir gidiş olur muydu bilmiyorum. hem baksana, yüzünde bir gölge bile yok. sence ayakları hafiflemiş midir? sence boyunduruktan kurtulmuş mudur? çok mu üstüne gittik? çok mu hiç üstüne gitmedik? ben bilmiyorum.

sana anlatılır sanırım. sen anlatılabilir görünüyorsun. yanılıyor muyum? yargılayacak mısın? uyuyamıyorum. efendim? neden mi? bilmem. sen neden uyuyabiliyorsun mesela? kime ait olanı ondan aldın da uyuyabiliyorsun? geleceğin parlak öyle mi? ben de öyle düşünmüştüm. avcumdan bir balık kaydı. ha, neden mi böyle konuşuyorum? bilmem. belki de gerçek bir balık gerçek avcumdan kaymıştır, bunu bilemezsin ki. yoo, hayır, olmadı öyle bir şey. bu şehirde insanın denizle arası yok.

mesela sana şunu sorsam? yarın ne olacak, desem? ne demek nerden bileyim, bunu bilmek çocuk oyuncağı. sende her olay bir başkasını doğurur, sen böyle yaşarsın. demek ki yarın da bir şeyler olacak ve sonra başka şeyler. yıldönümlerin olacak, yaş pastaların, seni hiç dinlemeyecek dostların. saçmalama, hakaret etmiyorum. bazı insanlar istediklerini kendisi gibi kalarak elde edebilir. ne kadar isterdim yerinde olmayı. ama sorsalar yerinde olabilme şansın var, ne dersin diye, olduğum yerden tek bir adım atmayacağımı da biliyorum. sen olsaydım kalender ve mutlu olurdum ve söyle bana bunları nasıl yazabilirdim?

yanlış görmedim dimi, ayağı takıldı yürürken? arkasına bakar mı dersin? -. ben de öyle düşünmüştüm.

2 yorum:

  1. senin yerinde olmayı ne kadar isterdim dediğin zamanlarda aklımdan yazıdaki gibi tamamlardım konuşmanın devamını :)doğru düşünmüşüm.

    YanıtlaSil
  2. demek ki benim sadece dinleyen değil, bir de tamamlayabilen dostlarım varmış :)

    YanıtlaSil