28 Mart 2012 Çarşamba

gökdelenlerin gölgesinde donarlarken, öylece tiksinerek yanlarından yürüdünüz. pislik, iğrenç, rezil paralarınızla üstlerini örtmediniz. arabalarınızı üzerlerine sürdünüz. boyalarınızı, afişlerinizi, reklamlarınızı gözlerine soktunuz. kader dedirttiniz, kader dedirttiniz.

ama işte yine. yine de. allah var, keder yok.

26 Mart 2012 Pazartesi

bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
Mâra
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur

seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
ne seneleri
yalnız seni hatırlarım
ki benim gibi bir insansın
tanımamak tanımaktan iyidir
seni bir kere tanıdıktan sonra
yaşamak acısını da tanıdım
bu acıyı beraber tadalım
Mâra

başım omzunda iken sayıkladığıma bakma
beni istediğin yere götür
ikimiz de ne uykudayız
ne uyanık

21 Mart 2012 Çarşamba

"k-pax'de tımarhanede bir tane aristokrat kılıklı ingiliz bi hatun vardı, makyaj yapar sofrayı hazırlar ve beklerdi."

iki gözüm, seneler geçiyor.

19 Mart 2012 Pazartesi

tutku, insanoğlunun en büyük gerçeği, tanrı'ya ulaşmanın tek kılavuzudur.

18 Mart 2012 Pazar

kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.
kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.
kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.
kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.
kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.
kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.
kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.

bir şeyi 7 kez söylersen ölür.
Ağaca bakar - görmez ağacı - kendini görür
Yola bakar - görmez yolu - kendini görür
Yukarı bakar - yıldızlar var gökyüzünde -
Görmez - kendini görür
Ve aynaya bakar - görmez kendini -
-Selam verir

14 Mart 2012 Çarşamba

dünyanın bütün nehirlerini içesim, bütün dağlarına çıkasım, bütün şelalelerinden akasım var. dünya o kadar harika ki ve bir o kadar da acı biber ki anlatamam. belki de anlatırım ama daha önce denemedim. oysa bizim aşklarımızdan, büyük acılarımızdan daha naif bir yeryüzü var. aslında ben senin üstünü örterken, hep şükrediyordum.

ve biz bir trendeyiz, kıvrım kıvrım dağlardan geçiyoruz. çiçeklerin her birinin kokusu ayrı ayrı geliyor, sendeki ayrı. dünyanın bütün yollarından ve dağlarından vazgeçişimin hikayesi işte böyle. küçücük bir semte sıkışmamın hikayesi aynen böyle. bir şarkı ıslık gibi geliyor kulağa zaten, dağ olsa yıkılır zaten, hem ben kimi kandırıyorum zaten? dünyanın en güzeli sensin.

7 Mart 2012 Çarşamba



ama bana elmayla bisiklet arasındaki farkı anlatan birini okumanın ne anlamı var?
bisikleti ısırır, elmaya binersem, farkı anlarım.
fakat ne yapacağımı düşünmek, beni yapmaktan daha çok yoruyordu.
babamın bir zamanlar şöyle dediğini hatırlarım:
eğer birisinin ruhuna bakmak istersen,
sana hayallerini göstermesini istemelisin
böylece, senden daha beter bok içinde
yüzenlere karşı merhametin olur.

6 Mart 2012 Salı

insanla dolmayacak onca boşluk varken, aklımızda sürekli elimize geçirdiğimiz herkesle bir puzzle'i tamamlamak varken, leş gibi bir metafor yaparken, onu puzzle'ın kayıp parçasına benzetirken, işte biraz başım dönüyor.
havadan, sudan ve topraktan, canlı ve capcanlı, yürüyen ve koşan, neşeli ve bir o kadar da neşeli, aslında göz önünde, hep gözümün önünde, görmediğim.
biliyor musun, 5 aya kadar anne karnındaki bebekler sadece kalpten ibaretmiş. sadece kalp.
well, I'm the crawling king snake. Emekleyen, sürünen, sadece kalp.
ahmet kaya babam olsun istiyorum, erken ölür diye korkuyorum.
tuhaf ki bir sürü güzel, yeni yeni araba varken, hep bir kamyonetimiz olsa da dünyayı gezsek. elimizde çiçeklerle kamyonetin önünde poz versek. halden anlasak.