18 Temmuz 2011 Pazartesi

masanın bir ayağı sen, bir ayağı ben. masanın altıyla üstü aynı, gözlerini kaçırma. senin gözlerin var ki benim başımda akıl fikir kalmasın. hocanın yüzüme üflediği dua ancak gözlerini büyütüyor. funda. çaresiz.

bu şehrin bir yakası sen, diğeri ben. aradaki köprüler bence görünmez, sende duvar. o kadar farkımız olsun. olsun ki ben sana benzeyen herkesten ayrı ayrı kaçayım. sonra bu evin kapılarını açık bırakayım, it uğursuz içeri dalsın.

yollardan biri ben, öbürü sen değil. bastığımız çiçekler mezarlarımızda bitecek. sahi bu şarkı ne zaman bitecek? fazla hüzünlü ve fazla delici ve fazla uzun. şarkı dediğin de böyle olmalı ama. hah.

dur şöyle sağlam bir düşüneyim de biri sen, biri ben. sen bile beğen yani, o kadar olur. iki tane ben yapıyım, yenisi eskisinden hem sağlam, hem ezilmiş. seviyi, sevmiyi. hırsımdan papatyaları yiyorum.

bir şarkıyı çıplak sesle söylemek gibisin. beni şaşırtan, bana yeni ve eski, bana beni, bende ben.
sen esas alemi seçtiğinden beri
ben o saniyede bittiğimden beri
dünya bildiğin dünya
dönüp duruyor işte
uzun uzun konuşuruz bi gün son istanbul beyi.

16 Temmuz 2011 Cumartesi

elverir ki bir gün bana derinden,
ta derinden bir gün bana,
gel desin.

9 Temmuz 2011 Cumartesi



suçlusunuz. durmadan suçlusunuz. durmadan suçlusunuz.

8 Temmuz 2011 Cuma

Gül Satıcısı

Bir gül satıcısı gördüm uyandığımda
Çok sevindim, gülü kalbe değişeceğine
Gülü kalbe değişeceğine

Bir kalbimiz vardı, hastalık ve yara dolu
İnanamadım önce, gülü kalbe değişeceğine
Gülü kalbe değişeceğine

Pazarlık ettik, "Takas etmem" dedi;
"Güle canını da verir üstüne
Canını da verir üstüne"

Sordum: "Can ve kalbini kim değişir bu güle!"
"Pazarlık" bu dedi "Yaralı ya kalbin
Yaralı ya kalbin"

Canımı da kalbimi de verdim, kalp feryad etti;
"Hey Cigerxwin, bir güle değişti kalbini
Bir güle değişti kalbini...

5 Temmuz 2011 Salı

ankara'ya lapa lapa yağan kardan nasiplenemedik. ankara'nın bütün binaları, grisi, pisi üstümüze üstümüze geldiği zaman ki zamanların en güzeliymiş. biz böyle buralarda sıkışıp kalmayı hiç istememiştik.

istanbul. ard arda edilen, arka arkaya dönülen yeminlerden ibaret kalır bir zaman. nihayetindir, seni iter, ittikçe koşup sarılmak istemen sana seni sen yapan her şeyi hem anımsatır, hem kanatır. istanbul yaradır.

kalpler gibi şehirler de ikiye bölündü nihayet.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

küçük, güzel ve masum bebekler bir anda büyümezler. bir anda alışmazlar herkes gibi olmaya. çünkü masum, güzel ve küçük bir bebek hepsini yapar ama kirletemez başkasının hikayesini.