şimdi senin annen kılıksız fakat, ihtimal ki düzgün bir işi olduktan, kendine bir çift esvap aldıktan, ve bir pazar akşamı geçemediği o sokaktan içinde hiçbir yanıcı madde uçuşmadan, uçarcasına geçtikten sonra, sen de bu aleme daha yakın olacaksın.
biz burda çok tuhaf zamanlar geçiriyoruz. yalnızlıktan birbirimizi ısırdığımız günler bile oldu. kimin kimi sevip kimden nefret ettiğini herkes biliyor ve her şey olabildiğince basit ve bayağı bir şekilde ilerliyor. yüklediğimiz anlamlar anlamsız çıktı, mesela ben o saatte orda olmaktan dolayı duyduğum pişmanlıktan birkaç kez kustum. sağlıklı biri olmaya, en azından o kadar çok kusmamaya özen gösteriyorum çünkü sen de bir bebek olarak en azından bu kadar kafası karışık olmayan bir anneyi hak ediyorsun.
gördüğün gibi yavrucuğum, hala bencil bir pislik gibi sana yazdığım mektupta bile kendimden bahsediyorum. ama tükürme, bi dinle, sor bakalım bunu neden yapıyorum. çünkü senin kadar benim de gazımın alınmasına ihtiyaç var. çünkü, anneannen biliyorsun, dünyanın en mükemmel insanı ama, bu sıralar beni dinlemiyor. hakim olmazsan hakkımı helal etmem diyor, başka bir şey demiyor. o yüzden sevgili Masal, sen de beni dinleyeceksin. kadın dayanışması yavrucuğum.
biliyorsun ben yazı falan yazıyorum. bundan para kazanmak gibi mülteci isteklerim de oldu ara sıra, bunu da biliyorsun. neticede kazanamadık. ben de böylelikle anladım ki, para kazanmak için hayal kurmamak gerekiyor. niçe diye bi bıyıklı var, sen geldiğin zaman sanıyorum ondan bol bol konuşacağız. ümit en büyük kötülüktür, çünkü işkenceyi uzatır falan diyor. buna benzer birtakım laflar. bunları hep konuşacağız. seni ayağımda sallarken (ki elbette her geleneksel anne gibi seni ayağımda sallayacağım), aforizmalardan mütevellit ninneler söyleyeceğim. loğusa cinlerine karşı yatağın kenarına ziller de asacağız, göbek kordonunu yeşeren bir filizin kenarına gömeceğiz, kulağına en bi güzel masalı, anka kuşununkini okuyacağız ve her cemrede sen biraz daha büyüyeceksin.
ve ben söz veriyorum, sana 'asla yalan söyleme'den başka birşey öğretmeyeceğim. bir de ahmet kaya'yı ve sezen aksu'yu ve zeki müren'i sevmelisin. çünkü onlar her zaman nefes almanı kolaylaştıracak. kürtleri ve çingeneleri ve şarapçıları da sevmelisin, çünkü onlar muhtemelen sen bile anne olana kadar hep esmer kalacak.
ve canım kızım, hayat babanın (ondan sonra bahsederiz) ve benim affedemediğimiz kadar hayaletlerle dolu. ama her şeye rağmen biz işte senin küçücük ellerinle bir piyanonun başına oturduğunu görmek için, aşık olup yemek yemediğinde biz de yiyemeyeceğimiz için, gözlerin illa ki simsiyah olacağı için, bunların hepsi için, gerekirse tüm gri renkleri kapatıp, yeşil bir mum yakacağız.
öperim gözlerinden.
mektuba ek:kuzucuğum ben en çok sevdiğin teyzen b :) seni çok seviyorum doğmadan seviliyorsun bak mektuplar falan yazılıyor sana her çocuğa nasip olmaz kıymetini bil;)
YanıtlaSilteyzeler :D
YanıtlaSil