27 Nisan 2012 Cuma
bitmeyecek bir şeylerin olduğuna inanmak, ne büyük yalan. sürüngen gibi gelip yalanıyla affet diyene inanmak. yılan.
tekrardan geleni, tekrardan evine almak. koyun koyuna yatmak. iyi düşünmek, iyi olacak demek. nasıl da ziyan.
midem bulanıyor. zamanın bir yerinde aynı tastan yediğim yemeğin içine tükürmek geliyor. böyle omurgasız. zamana yazık. ufacık bir tiksinti gölü. kocaman bir umursamazlık denizi. umrumda değil. üstüne çektiğin pelerinin altında boğulmana az kaldı. umrumda değil. gölgen de silinecek. ben hiçbir şey görmüyorum. ben hiçbir şey hatırlamıyorum. ben sadece inanmayı hatırlıyorum. birine sarılırsan ona kötülük edemezsin bunu biliyorum. ama görmeyen gözler eninde sonunda kör damgasını yiyecektir. terazinin olmayan adaleti. içinde koşturduğun hayal dünyası bile çirkin. nasıl da göze ve kulağa hiç hoş gelmiyor. ben seni böyle bilmezdim. kaldı ki ben seni hiç bilmemişim.
biz burda umursamıyoruz. aynen böyle. ettiğimiz hiçbir sitem allahın üzerinden çektiği ellerinden daha zalimce olmayacak. bunu bildiğimiz için umrumuzda değil. işte aynen böyle. şimdi yalanını, dolanını, yılanını, zehirini al gölgen de seninle birlikte kaybolsun. bu da ilk ve son olsun.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder