24 Nisan 2011 Pazar
pastoral
çobanın kavalını çaldım. dağ yeşillendikçe yeşildi. anne yakmıştı ocağı. değil ki cadı kazanı. o kadar sıcak, o kadar ekmek.
çaldım asasını çobanın. dağlar bizimdir. yola düşersen eğer, yanından mendilimi eksik etme. yazma sarı, kırmızı yazma, yeşil yazma.
köye çalışmaya gelen 'doğulu' ailelere peşmerge derdi dedem. dedem sabah namazını asla kaçırmazdı. öten ilk horoz peşmergenin iş vaktini bağırsa da, dedem hepimiz kadar hoyrat, bir o kadar da türk'tü.
bozkır kokusu çiçeklerin içinden. gelin kokusu dağın içinden. kovuklara saklanmış aşk, fışkırır yeşilin içinden. her duaya amin demesek de içimizden.
bizim oralarda aman yok. kedilerin uzarken kuyrukları, babam sakalını hiç uzatmadı. sandığını açtı annem. gelinliği taze, gelinliği at kuyruğu. ben annemi sevdikçe güzel.
avcu kınalı. çeyizini yakmış. işlediği ilk yastık oyası. diyesim var batmış parmağına iğne. beyazın üstünde kırmızı. hem o beyaz gri oldu ya. oldu ya gri. en beyazımız bile gri.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder