10 Mayıs 2012 Perşembe

"çoktandır aklımda. perşembe günlerini sevmem diye başlayacak adam anlatmaya. küçük hesapların ve kesintisiz kuruntuların hikayesi. tutunamayanlar'da şöyle bir dokunup geçtiğim konular var. selim'le oldukça güç bir tip, yani olumlu insan -bir bakıma- denemiştim. şimdi sürekli olumsuz bir tip düşünüyorum. küçük hesapların olumsuzluğunu. kimsenin okumadığı kitapları okuyan, kötü yaşayan bir adam. bu sırada zaten kendimi o kadar olumsuz hissediyorum ki kafamın yükünü alır biraz. adamın adı: hikmet. kadının adı: sevgi. hikmet kendinde kötü gördüğü -ve engel olmadığı- her özelliğini açıkça belirtiyor. aşağılık bir adam. self-conscious olmalı. hem de nasıl! hikayedeki bütün güzellikler, hikmet ve sevgi'nin ilişkisi. sevgi bunu hiç anlamıyor. hikmet farkında. fakat kötülüklerine engel olamıyor. gene de ilişkinin başından itibaren aralarında geçen her olayın küçük yönlerini görüyor. son okuduğum games people play'in deyimiyle 'bad games' oynuyorlar birbirlerine. underworld -dostoyevski'nin anlamında- games. kitabın başında hikmet sevgi'den ayrılmış. daha iyi de olmamış. beter olsun! olmak da istiyor. çocukluğundaki bütün kötü huylarına dönüyor. dolaşıyor ortalıkta ve hatırlıyor. küçük şeyler yaşıyor. sevgi ile yaşadığından daha küçük şeyler. içki, tartışmalar... sonra bırakıyor, hatırlama yoğunlaşıyor. yalnız hatırlama kalıyor. delirebilir. ya da onun gibi bir şey. kafasının sürekli çalışması ve insanlar için kötü şeyler kurması gittikçe sırf fantaziden ibaret bir yaşantıya götürüyor onu. bu arada tutunamayanlar ile bir sürü ilişki.

perşembe günlerini sevmem."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder