şurdan şu serumu alıp boğazıma mı dolasam acaba? yan yataktaki teyze ölüyo mu lan? bismillahirrahmanirrahim.
gece olunca hastaneler tımarhanelere benzer. hemşire hayalet olur. çirkiiin, beyaaaz, yumuşatıcı kokan önlükleriyle gelirler. yatsan yatamazsın, kalksan nereye gideceksin allah aşkına! hastaneler geceleri tımarhane kokar.
buralar da aynı hastaneler gibi kesif kesif kokan, başında huniyle gezilen, önlüğü önden bağlanmış yerlere benzedi. film replikleriyle gezilen bu yerler bilincin gidip geldiği, sadece kokuya duyarlı, bi kere sarılıp kaçacak yerlere benzedi. İNSAN SEVDİ Mİ BUNA BİR ÇARE DÜŞÜNMELİ. insan sildi mi asıl buna bir çare düşünmeli ve kayboluyor diğer yüzlerin arasında artık her zerresi.
kesik kesik bileklerden nasıl olur da bu tımarhanede kan yerine çiçek akar? her şeyi böyle güzel yapan yanımızda yürüyen gölgeydi. artık hastane, önlükler, unutulmaması için duvara asılan yüzler, hatırlamak için gelen şarkılar, geçmemesi için edilen dualar yanımızda. gölge yok. insan her yanı dehşete salacak kökünden bir eyleme niyetlenir ya bazen, havaya uçan binaları hayal eder, bütün sokağın aynı anda sigara içişini, sokaktaki çocukların hepsinin cüzdanının kabarık, evi olmayanların plazaları, sürekli somurtan kızın ansızın sevişmesi nasıl olmuşsa öylece gülümsemesi, aniden havalanan uçaklar, bir milyon kişinin arasında göz göze gelen dört adet göz, o kadar iyi çekilmiş bir film ki o kadar olur. biz bunların hepsini ayrı ayrı özlerken, nasıl oldu da seyirci kaldık?
İNSAN SEVDİ Mİ BUNA BİR ÇARE DÜŞÜNMELİ. hayal kurmamalı mesela. sarılıp uyumalı. için niye cız cız cız cız ediyor, o ev niye işkence ediyor, yastık, nakış. bana ilmek ilmek sevmeyi öğretti. sonra bi gün uyandık. bakışsız bir kedi kara. toza dumana hasret kaldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder