31 Aralık 2010 Cuma

hayınsın niçe, zalımsın niçe!

dostlarım, beni öldürmeyen şey ebemi sikti. gerçekten. delinin biri kuyuya bi taş attı, kırk tane zeka küpü bunu çıkaramadık.

burası benim evim. burada ayağını uzatıp dinlenebilmek gerekiyor, lakin ayağında pranga, sen sağa kaçıyorsun, o hep solda. çorba yapacağım mesela, ya salça bitmiş ya tuz bulamıyorum.yazık lan.

sakın tek bir yalan daha söyleme. neden biliyor musun? çünkü inanırım. çünkü herkes öldürür sevdiğini. neden? neden? neden? amına koyim neden?

bugün küfrediyoruz. bizi buraya getirenlere, bizi burdan alıkoyanlara, bizi burdan sürenlere, hapsedenlere. yaslı gitmişik fakat şen gelmişik. nah şen gelmişik!

yani demem o ki pos bıyık, burdan sağlam çıkarsak büyük ihtimalle o übermensch olayı gerçek olacak. valla bak. alıcam elime değneği, artık mağaraya mı yerleşirim, dağlarda mı dolanırım bilinmez. birtakım şeyler olacak.

bütün bunları düşünürken hani senin o çok korktuğun, çok çok kustuğun merhamet duygusu var ya, o benim artık. sezen aksu yüzünü dökme küçük kız diyor, bir küçük kız var ki videoda, öyle üzmüşler ki benim 5 yaşındaki halimi, içim eziliyor. beni öldürmeyen şey rüyalarıma giriyor. yusuf'u kuyuya attınız bari merdivenden haber verseniz... çıkabileceğini bilse...

çünkü bilmediğinden korkar ya insan. ama sen de yüzünü dökme küçük kız, kızma onlara. rabbim affet bilmiyorlar!

28 Aralık 2010 Salı

çıktı!

Ahkam'ın yeni sayısı Taksim Mephisto'da ve bende. Edinin gençler. tilililii!!!

25 Aralık 2010 Cumartesi

22 Aralık 2010 Çarşamba

bi sana, bi bana

Şizoid kişilik bozukluğu: Bu kişilerde; cinsel ilişkiler de içinde olmak üzere, başka kişilerle yakın ilişkiler kurma isteği yoktur, adeta duygularını söküp atmışlardır ve tüm bunlar toplumdan kopmalarına yol açmıştır. Şizotipal kişilik bozukluğu tuhaf düşünceler ve davranışlarla kendini gösterir. Bu kişiler, birbiriyle bağlantısız bir biçimde konuşur, bazen de gizli güçleri olduğuna inanırlar. Yakın ilişkiler, bu kişileri rahatsız eder. Bu kişilik bozukluğunun, şizofreninin daha hafif bir biçimi olduğu düşünülmektedir.

Sınırda kişilik bozukluğu: Duygusal dengesizlikle kendini gösteren bir hastalıktır. Bu hastalığın görüldüğü kişiler, genellikle dengesiz ve ilişkileri sürdürebilme yetisi olmayan kişiler olarak düşünülür. Bu kişiler, intihar ya da kendini sakatlama girişiminde bulunabilir. Alkol ya da ilaç bağımlılığı, depresyon ve yeme bozuklukları da yaygın olarak görülür.

11 Aralık 2010 Cumartesi

bêrî

vazgeçmeyi bilir misin? mesela ben bilmem.

ben odamın perdelerini üç gün açmadım. kendimi açtım ama. hani bir insan ne kadar olabilirse teslim,tam olarak onun kadarcasına.

bazen yaptığın birçok şeyin hiçbir amacı olmaz. tercih değil ki bu, öğütmek kendini. koymak teraziye, üstte kalan kefe'nin canına okumak sonra.

yapacak çok işim var. bir kısmını hallettim. artık kalbim hızlı hızlı çarpmıyor uyandığımda. sokaklardan geçerken bir tek ve hep aynı kokuyu duymuyorum. şunun ağzı, bunun gözü, bunun da sesi aynı, aynı işte demiyorum mesela. nefret dediğimiz şey hasretle karışınca ortaya ceset çıkıyor.

hayat sanat filmi tadında. görüntüler ne kadar bulanık olursa o kadar iyi ve ne kadar sıkılırsak o kadar güzelleşeceğiz. giden bir geminin arkasından el sallayamadım. gücüm yoktu. devran kimdir? kudreti nedir? cesareti nedir? neler yapabilir, nerelere ulaşabilir? ulaşamaz ya hiçbir yere, ya orası nedir?

şehirlerarası otobüslerde halüsinasyonlar gördüm. indiğinde hep bi soruşturma. bazen gözüm görmüyor, bazı tutmuyor elim. koy deseler özleminin adını ne koyarsın?

penrece açılıyor bazı, bu sokak o eski kolera mıdır? yahu gülme, ağla sevdam yazalı ne kadar oldu, bütün biriktirdiğimiz günlerin köpüğü mü el-insaf? söylesene ibrahim, gönlümü put sanıp da kıran kim?

sözcükler acını dindirmeyecek. ne olursa olsun bir elin silaha, bir elin güle gidecek, bu böyle gidecek.

7 Aralık 2010 Salı

"çünkü sıkıntı öldürür. ve ama sıkıntı öldürüyor. acı ve öfke değil, ama sıkıntı öldürüyor. çok geçici, anlık, masum,makul olabiliyor sıkıntı, ama öldürüyor. sıkıntı eğlence istiyor, tatil istiyor çünkü. tatil çoğulluğa, çoğulluk gövdelere, yeni kelimelere, yeni yüzlere yol açarak öldürüyor. sıkıntı davet ediyor, açıyor. acı ortak olmayanı defediyor, kapatıyor. sıkıntı çözüyor, öfke bağlıyor. sıkıntı plan program demek çünkü. program yazlıklara savuruyor, sayfiyelere, yumuşak içkilere, pahalı yemeklere yol açarak çözüyor. acı kendi yasasını durmadan fısıldıyor, öfke hatırlatıyor oysa: dağılmayın, unutmayın, yetinin, oturun oturduğunuz yerde. ama sıkıntı savuruyor, parçalıyor, gebertiyor. sıkıntı kutlamalar, şenlikler istiyor çünkü. sıkıntı ille de dans ediyor, kahkaha diyor, acının da öfkenin de içini boşaltıyor. acı ve öfke korkuyu yeniyor, sıkıntı okşuyor. sıkıntı arzuyu kaşıyor, acı ve öfke terbiye ediyor. acı değil, öfke değil, sıkıntı öldürüyor.

sıkıldılar. yakışmadı"

murat uyurkulak, tol, syf 90