16 Kasım 2012 Cuma

havada yumruğunu salladı: "hepinize göstereceğim. bir köle tutacağım kendime. insan hakları filan vız gelir bana. ulan köle, diyeceğim: ben napolyon muyum? napolyon'sun generalim diyecek. yalan söyleme köle diyeceğim, değilim. napolyon'sun diye tutturacak, burnumdan getirecek. değilim diye tepineceğim, sen aşağılık bir kölesin. napolyon'dan ne anlarsın? diye hakaret edeceğim ona. canını çıkaracağım, evden kovacağım, gene direnecek, senin gibi napolyon görmedim diye. işte, diyecek şöyle söylesin; napolyon'dan daha üstünsün. asla kabul etmeyeceğim; fakat onu da napolyon olduğum düşüncesinden vazgeçiremeyeceğim. ne yapsam fayda etmeyecek. fakat... bir de bıkarsa, sonunda napolyon değilsin derse, onu gerçekten kovacağım. dünyada köle mi kalmadı? benim gibi köle bulamazsın diye çırpınsın bakalım. kölenin iyisi kötüsü olur mu? en iyi köle, aslında en kötü köledir. cahil olsun zararı yok. bir iki karşılık vermesini öğrenecek zaten. nedir ki bu kadarcık bilgi? ingilizce biliyor musun köle? diye soracağım, yes diyecek o kadar. 'here i come' doğru mudur üstadım diyeceğim. yes diyecek. bu kadar kolay işte. bir araba söze ne ihtiyaç var? cahil olursa, üstelik aptalca övmesini de beceremez. daha iyi. ne oyunlar yazılır böyle bir köleyle albayım, değil mi? cinsiyeti bile olmaz böyle bir kölenin. erkekçe bir ilişki istemediğim zaman hemen kadın oluverir. napolyon bile olur, istediğim zaman. bana bak napolyon, derim ona; sende iş yok. haklısınız asteğmenim, diye karşılık vermez mi? çok eğleneceğiz albayım. ha-ha."

hüsamettin bey içini çekti: "sakın kimseyle böyle bir oyun oynama oğlum." dedi. "onun köle olduğunu bildikten sonra ne zevk alacaksın bu işten?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder