10 Aralık 2011 Cumartesi

yemek yaparken, manavdan meyve aldığını hayal ederken, kedi kapıdaki boncuklara değerken, gelenin ayak seslerini alırken, gelenin sadece kedi iken. yanak-ıslak.

ardından önce gözlerini, sonra yüreğini öperken, sonra her yanını severken, gerçek mi? eli değiyor işte elleri var ve burdalar bütün elleri. hem doğusunu hem batısını bunca bilirken, beyninin içindekileri anlayabilmek diyip kafanı duvarlara vururken, gerçek mi? aman sen de herhangi bir şarkıyla yerlere yığılmak o kadar gerçek mi?

birbirimize taktığımız isimler, her sabah sarı sarı güneş, her akşam kara kara akşam, aynadaki çirkin, betondaki gövde, ağızdaki çığlık, kasetteki yangın, okuyamadığın kitap, yazamadığın mektup, alamadığın hediye, veremediğin ömür, bakamadığın göz, uzaktaki uzak, sıcaktaki koku, soğuktaki omuz, eldeki hayal, dizdeki yara, yaradaki iz, sonra bi sürü balık, işte unuttum gitti.

ben bir sözdüm/hep dilimin altında gezdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder