28 Aralık 2011 Çarşamba

günlerden bir gün
diğer günlerden ziyade
durup durup nefes almışım
çünkü kimi neden böyle sevdiğini anladığın küçücük bir nokta
sonra kimi nasıl böyle hep özleyeceğini anladığın kocaman bir yol

keşke çocuklar gibi zaman nedir bilmeseydik
zaman da böyle insanı ezmeseydi
kimse tek bir dokunuşla son sevilen olmasaydı
ama herkesin inandığı bir şey var.
bir.

22 Aralık 2011 Perşembe

kimse acının karşısında saygı duruşuna geçmiyor.

14 Aralık 2011 Çarşamba

"bir gerçekle güzel güzel oturabilirdi bu adam, yalnız olsaydı. ama bir gerçekle yalnız kalmak kolay iş miydi! gerçeğin yanında iken, ziyaretime gelin diye inleyen insanları çağıracak kadar zevksiz de değildi; gerçek ağızlara düşmemeliydi; pek doğuluydu bu konuda. 'hoşçakalın madam' dedi düpedüz, 'bir başka sefer yine görüşürüz. belki insan bin yıl sonra daha kuvvetli, daha sağlam olur. hem güzelliğiniz daha oluş halinde, madam' dedi, hani sırf bir nezaket de değildi bu. böyle deyip gitti ve dışarıda herkeslere kendi hayvanat bahçesini açtı: bizde hiç görülmemiş, daha iri cinsten yalanlar için bir nevi Jardin d' Acclimatation; abartmalar için bir palmiyelik ve sahte sırlar için ufak, bakımlı bir incirlik. insanlar dört bir yandan geldiler ve o, elmas tokalı ayakkabılarıyla ortada dolaştı ve ziyaretçilerin emrine hazır bulundu."

10 Aralık 2011 Cumartesi

yemek yaparken, manavdan meyve aldığını hayal ederken, kedi kapıdaki boncuklara değerken, gelenin ayak seslerini alırken, gelenin sadece kedi iken. yanak-ıslak.

ardından önce gözlerini, sonra yüreğini öperken, sonra her yanını severken, gerçek mi? eli değiyor işte elleri var ve burdalar bütün elleri. hem doğusunu hem batısını bunca bilirken, beyninin içindekileri anlayabilmek diyip kafanı duvarlara vururken, gerçek mi? aman sen de herhangi bir şarkıyla yerlere yığılmak o kadar gerçek mi?

birbirimize taktığımız isimler, her sabah sarı sarı güneş, her akşam kara kara akşam, aynadaki çirkin, betondaki gövde, ağızdaki çığlık, kasetteki yangın, okuyamadığın kitap, yazamadığın mektup, alamadığın hediye, veremediğin ömür, bakamadığın göz, uzaktaki uzak, sıcaktaki koku, soğuktaki omuz, eldeki hayal, dizdeki yara, yaradaki iz, sonra bi sürü balık, işte unuttum gitti.

ben bir sözdüm/hep dilimin altında gezdim.

7 Aralık 2011 Çarşamba

ne yaptıysa inen her akşamda can teslim etmemeyi beceremedi.
ne ettiyse her yağmurda gülümsemeden edemedi.
gidemedi.

4 Aralık 2011 Pazar