26 Aralık 2012 Çarşamba

tuhaf bir seni arama oyunu başladı koskoca şehirde. ben yorganların altına bakıyorum, bazıları taburelerin üstüne. o nerede?

caanım sis, caanım pus, canımlar. hızlı hızlı alınan yollar. buraya geldim ve olanca anlayışımla sizleri uzaktan izliyorum. çırpınışları, benzeyişleri, yalnız yapamayışları, o yavşaklıkla zaten istense de yalnız kalınamazlıkları. bütün iyi niyetimle izliyorum ve aklım fikrim kış geldiğinde soba kömürünün dumanına boğulan semtler ve tam da karşısındaki, kaloriferlerin dibine saklanmış semtler. kimsenin hakkı yok, hayır hakkı yok bir çocuğun parasızlıktan hırçınlaşmasını sadece seyretmeye. çünkü gülmek için eğer bir göz yaratılmışsa o sadece çocuğundur.

ve demek sen valizini alıp birkaç günlüğüne uzaklara kaçabilenleri sevmeye niyetliydin hep? demek onun masasına oturanlardı aradığın ve benim anlattığım bütün o hikayeler sadece gülünçtü sana göre. herkesin istediği şeyleri istediğini görmedik mi hep birlikte. demek ki sen boş yere onca mapushane filmi izledin, boş bir garibanlık kisvesine gizlendin. meğerse hepi topu aradığın kuru kalabalıktı.

demek ki ben başından beri dışarda. zaten dışarda. ve bu karanlık böyle iyi, aferin tanrıya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder