28 Aralık 2012 Cuma

and olsun ki bütün meseleler vicdan üzerinedir.

26 Aralık 2012 Çarşamba

tuhaf bir seni arama oyunu başladı koskoca şehirde. ben yorganların altına bakıyorum, bazıları taburelerin üstüne. o nerede?

caanım sis, caanım pus, canımlar. hızlı hızlı alınan yollar. buraya geldim ve olanca anlayışımla sizleri uzaktan izliyorum. çırpınışları, benzeyişleri, yalnız yapamayışları, o yavşaklıkla zaten istense de yalnız kalınamazlıkları. bütün iyi niyetimle izliyorum ve aklım fikrim kış geldiğinde soba kömürünün dumanına boğulan semtler ve tam da karşısındaki, kaloriferlerin dibine saklanmış semtler. kimsenin hakkı yok, hayır hakkı yok bir çocuğun parasızlıktan hırçınlaşmasını sadece seyretmeye. çünkü gülmek için eğer bir göz yaratılmışsa o sadece çocuğundur.

ve demek sen valizini alıp birkaç günlüğüne uzaklara kaçabilenleri sevmeye niyetliydin hep? demek onun masasına oturanlardı aradığın ve benim anlattığım bütün o hikayeler sadece gülünçtü sana göre. herkesin istediği şeyleri istediğini görmedik mi hep birlikte. demek ki sen boş yere onca mapushane filmi izledin, boş bir garibanlık kisvesine gizlendin. meğerse hepi topu aradığın kuru kalabalıktı.

demek ki ben başından beri dışarda. zaten dışarda. ve bu karanlık böyle iyi, aferin tanrıya.

19 Aralık 2012 Çarşamba

sanki öldüm de, cenaze namazım kılınmadı. gibi.

12 Aralık 2012 Çarşamba

nasılım?

nerdeyim
kelebeklerden dokunuşlar alan bir yaprak gibi inceyim
para bozduranların az çok bildiği
adres soranların gene bildiği
sokakta dolaşanların hemen hemen bildiği
amansız bir güceniğim.

9 Aralık 2012 Pazar

çağımızın en büyük vebası gayba inanmamaktır.

1 Aralık 2012 Cumartesi

kafana çivi çakmayı bile düşündüm. ama daha kötü bir şeye karar verdim. seni görmezden geleceğim.