yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli
belini sarmayalı
gözünün içinde durmayalı
aklının aydınlığına sorular sormayalı
dokunmayalı sıcaklığına karnının
yüz yıldır bekler beni
bir şehirde bir kadın
aynı daldaydık, aynı daldaydık
aynı daldan düşüp ayrıldık
aramızda yüz yıllık zaman
yol yüz yıllık
yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından
29 Şubat 2012 Çarşamba
gözlerinden, gözlerinden öperim
21 Şubat 2012 Salı
rabbim sen bizi koru,
yavaş yürüyenlerden
bağıra bağıra konuşanlardan
çok konuşanlardan
çok gülen erkeklerden
çok ağlayan kadınlardan
çok olanlardan
yalnız kalamayanlardan
yalnız bırakılmışlardan
aynı yoldan sıkılanlardan
aynı yüzden sıkılanlardan
hiç hasta olmayanlardan
hep hasta olanlardan
sabah erken kalkanlardan
gece erken yatanlardan
hiçbir şeyi özlemeyenlerden
yağmuru sevmeyenlerden
çayı sevmeyenlerden
kırmızıyı sevmeyenlerden ve dağları sevmeyenlerden
bizi sevmeyenlerden.
amin
yavaş yürüyenlerden
bağıra bağıra konuşanlardan
çok konuşanlardan
çok gülen erkeklerden
çok ağlayan kadınlardan
çok olanlardan
yalnız kalamayanlardan
yalnız bırakılmışlardan
aynı yoldan sıkılanlardan
aynı yüzden sıkılanlardan
hiç hasta olmayanlardan
hep hasta olanlardan
sabah erken kalkanlardan
gece erken yatanlardan
hiçbir şeyi özlemeyenlerden
yağmuru sevmeyenlerden
çayı sevmeyenlerden
kırmızıyı sevmeyenlerden ve dağları sevmeyenlerden
bizi sevmeyenlerden.
amin
18 Şubat 2012 Cumartesi
16 Şubat 2012 Perşembe
narlar
bir zamanlar bahçesinde birçok nar ağacı dikili bir adam vardı ve güzler boyunca narlarını tepsiler içinde kapısının önüne koyar ve yanlarına üstüne kendi eliyle ' bir tane alın ücretsizdir' yazdığı etiketkeri yerleştirirdi. ama insanlar gelip geçer ve meyvelere kimse dokunmazdı.
derken adam uzun uzun düşündü ve bir güz boyunca narları gümüş tepsiler üzerine yerleştirip evinin dışına koymadı ama kapısına üstünde şunlar yazılı olan bir duyuru astı:
' burada ülkenin en iyi narları bulunmaktadır, onları bütün narlardan daha fazla gümüşe satıyoruz.'
ve mahallenin bütün erkekleri ve kadınları narları satın almak için kapıya hücum etmeye başladılar.
8 Şubat 2012 Çarşamba
7 Şubat 2012 Salı
ben o kediyi fena tekmeleyeceğim. gözümün önünden mırıl mırıl geçmesine artık tahammül edemeyeceğim.
gözlerimle gördüm ve artık zamanı gelmişti. uzun zamandır zaten gözleri üzerimdeydi, benim gözlerim nerdeyse nerde, ne farkeder. konuşmamız gerekiyor. ben bir sürü cümle hazırladım hepsi her gün kafamın içinde dans ediyor, şimdi onları ona defedicem fakat iyi delirdim.
küçük bi sobanın önünde ellerimizi beraber ısıttık. bi an eli dokundu sobadan mı elinden mi bilmiyorum sıcak. biz o gün orda sanırım konuştuk. yüzüme bakan biri vardı. saçlarımı öyle değil de böyle toplamıştım bunların hepsini biliyordu. sonra bana söz verdi başka kimseye bunları anlatmayacakmış. bana söz verdi ve ben ona inandım.
dik bir yokuşun tepesine diktiğimiz evimizi anlattım ona. gerisingeri kayan ayaklarımızdan da söz ettim. beyaz dedim, onun elleri fırtınada çırpınan bir beyaz yelken. ellerini uzattı, onunki de beyaz. acıklı bir film izledim gibi oldu. birlikte.
allahım nasıl oluyor da tarçından bile güzel kokuyor...
gözlerimle gördüm ve artık zamanı gelmişti. uzun zamandır zaten gözleri üzerimdeydi, benim gözlerim nerdeyse nerde, ne farkeder. konuşmamız gerekiyor. ben bir sürü cümle hazırladım hepsi her gün kafamın içinde dans ediyor, şimdi onları ona defedicem fakat iyi delirdim.
küçük bi sobanın önünde ellerimizi beraber ısıttık. bi an eli dokundu sobadan mı elinden mi bilmiyorum sıcak. biz o gün orda sanırım konuştuk. yüzüme bakan biri vardı. saçlarımı öyle değil de böyle toplamıştım bunların hepsini biliyordu. sonra bana söz verdi başka kimseye bunları anlatmayacakmış. bana söz verdi ve ben ona inandım.
dik bir yokuşun tepesine diktiğimiz evimizi anlattım ona. gerisingeri kayan ayaklarımızdan da söz ettim. beyaz dedim, onun elleri fırtınada çırpınan bir beyaz yelken. ellerini uzattı, onunki de beyaz. acıklı bir film izledim gibi oldu. birlikte.
allahım nasıl oluyor da tarçından bile güzel kokuyor...
6 Şubat 2012 Pazartesi
periden güzel, huriden müstesna
sebeb-i envai bela, türlü cefa
yedi düvel çehrene müptela
tam yedi tane ismin var iken
sonuncusu canfeza
ben garip aşık-ı şeyda iken
terk-i can etmen reva mı bana
müsterih ol sırrını vermem ağyara
sırrın da seninle beraber karıştı toprağa
bi-vefa, bi-vefa, bi-vefa
sebeb-i envai bela, türlü cefa
yedi düvel çehrene müptela
tam yedi tane ismin var iken
sonuncusu canfeza
ben garip aşık-ı şeyda iken
terk-i can etmen reva mı bana
müsterih ol sırrını vermem ağyara
sırrın da seninle beraber karıştı toprağa
bi-vefa, bi-vefa, bi-vefa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)