"...sizin gelenek dediğiniz şey, genelevlerin önünde uzadıkça uzayan kuyruklardır; bizzat o kuyruktakiler tarafından mezar-evlere bir ömür boyu tıkılan, o evlerde düzülen, dövülen, öldürülen kederli kadınlardır; şamarla, tacizle, ensestle, yoksunluk duygusuyla, her neviden dandik ders kitabı ve kabus sınavla büyüyen çocuklardır; bin türlü nafile savaşa pervasızca sürülüp canından edilen fidanlar, kışlada çuvallara konup dövülen, kama üzerinde şınav çektirilip öldürülen eğitim zayiatı askerlerdir; leş gibi atölyelerde kot taşlarken ciğerleri ölümle doldurulan işçilerdir; azaptan beter fabrikalarda, bürolarda, dükkanlarda üç kuruşa günde on iki saat esir edilen emekçilerdir; her daim itilip kakılan, dalga geçilen, peşinden azrailin gölgesi hiç eksik edilmeyen eşcinseller, travestilerdir; copla, tazyikli suyla, gazla harap edilen muhalifler, öğrenciler, kürtlerdir; üniversite kapılarında heba edilen, utanç perukları giymeye mecbur edilen, üzerine bir de acıları siyasi iktidar savaşlarına meze edilen başörtülü gençlerdir...
bilirkişi beyler, sizin gelenek dediğiniz şey, bir barbarlık ve zulüm tarihinin ta kendisidir..."
murat uyurkulak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder