20 Mart 2011 Pazar

bir

o siyah. giydiği siyahı üstünden atıp bir anda sarıyı nasıl geçirdi? ya gördüm, neyleyim. en çok ben gördüm. içinden neler geçiyordu onca susarken, ben sana susarken, senin içinden neler geçiyordu? o çimenliği geçtin, kalktın yerinden, birkaç merdiven. sorma neden.

kırılan şişeleri gönlüme dizip bir dokunuşla yıkmak geçer içimden. güzel olan her şeyi, düalist bir düzenle magmaya sokuyorum. gömdüğüm yere çiçek ektim. suyunu bile eksik etmedim. demem o ki, açmadın. rüyamda bir halin vardı, görmeliydin. dudak büktüğümüz her şey bizim olmuştu, belki biraz onlardan olmuştuk, görmeliydin, kadehler tutuyorduk elimizde. oyunu kuralına göre oynuyorduk nihayet. bizi kimse yıkamıyordu. saat çalıyordu ama, onu el ele de tutuşsak durduramazdık.

senden sonrası bilesin ki çorap söküğü gibi eksildi. belki farkında değilsin, ekseriyetle değilsin ki sen gözlerini eğip bakardın. yanyana iki martıyı gördük mü, gördük. uzun bir yol,sözlerin en yetersiz olanları. güzelim mayıs ayı. sen yürürken nasıl göründüğünü bilmiyorsun mesela. ayağın yere hiç basmıyor ki, kayar gibi, her şey elinden kayacakmış gibi nafile telaş ettin, yordun kendini. bunları sana söylemek ne güzel olurdu.

bir gün sana senden sonrasını anlatacağım. öyle arkadaş olacağız ki, bir de buna gülmek bize oldukça yakışacak. bu bir şükran, senin hiç acıtmadığının, bir an olsun kırmadığının şarkısı. adınla başlıyor her şey, bir olman bu yüzden. yani güzeldik diyorum, güzeldik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder