bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm, yürümez miyim? aslında tek eksiğim üçüncü kanat. angel, down we go together.
meleğin bir kanadı suya değdiğinde, üçüncünün dikilmesi farz oldu. ve ne kadar yükseğe uçtuysak, o kadar küçük göründük. sizin gezegende aşk var mı aşk?
yer yer kazırken hatıralarımın camını, aynanın buğusunda adın belirdi. neüzübillah. beni korkutmaya ne hakkın var? tam koşacaktım ki, ben bir hayalete takıldığımı sanarken ayağımı kaydıran kanlı canlı bir başka hayaletmiş. şimdi, böyle, gitme.
anladık ki artık kimse ölümcül hakikatlerden ölmüyor. çünkü çok fazla panzehir var. dumanlar, dumanlar. tek gerçeğimiz buydu belki de. bugün sen de her zamankinden daha farklı hissetmiyor musun?
27 Mart 2011 Pazar
25 Mart 2011 Cuma
...
dersini almış da ediyor ezber. ah sen ve küçük korkuların. fight club ne güzel film. gerçekten yıkabilmek, sağlam bir şiddet ne kadar güzel ki, bize kalırsa tatile bile çıkamıyoruz.
sen yine seni sev. aman sen beni sakın sevme, sakın gelme. sen beni seversen bu belki de sonumuz olur. yoo bebeyim yoo, sahiden istemiyorum. ah ben ve küçük korkularım.
dağda tuncel kurtiz'le karşılaştım. odun kırıyordu. ben parmaklarımı kırıyordum. sen uzaklara bakıyordun. o bana bakıyordu. çıngıraklarıyla koyunlar geçiyordu. çobanın kavalı kırıktı. ağaçlar cana gelmişti. deli bir rüzgar esiyordu. nehir kan akıyordu. biz kalkıp nehirde yıkanıyorduk. kan nehrinin içinde yalnız sen temiz kalıyordun. nehirle ufak bir anlaşma yaptığından. olan bize oluyordu. ah biz ve küçük beyaz yalanlarımız.
yarasa yarasa. biraz baykuş, biraz yarasa. ah şu ilaç bana biraz yarasa. babam kutsal topraklardan dönüyor, benim vay başıma küller yağa. bahar kapıya dayanmış, içimde taze bir kavun sonrası sigara havası. içim soğudu. içim soğudu. seviyorum, tükürüyorum. seviyorum, tükürüyorum.
hem öyle diyorsun da, nasılsa bir gün o şarkı çalacak ve biz kırlarda neşe içinde 'dans edeceğiz'
sen yine seni sev. aman sen beni sakın sevme, sakın gelme. sen beni seversen bu belki de sonumuz olur. yoo bebeyim yoo, sahiden istemiyorum. ah ben ve küçük korkularım.
dağda tuncel kurtiz'le karşılaştım. odun kırıyordu. ben parmaklarımı kırıyordum. sen uzaklara bakıyordun. o bana bakıyordu. çıngıraklarıyla koyunlar geçiyordu. çobanın kavalı kırıktı. ağaçlar cana gelmişti. deli bir rüzgar esiyordu. nehir kan akıyordu. biz kalkıp nehirde yıkanıyorduk. kan nehrinin içinde yalnız sen temiz kalıyordun. nehirle ufak bir anlaşma yaptığından. olan bize oluyordu. ah biz ve küçük beyaz yalanlarımız.
yarasa yarasa. biraz baykuş, biraz yarasa. ah şu ilaç bana biraz yarasa. babam kutsal topraklardan dönüyor, benim vay başıma küller yağa. bahar kapıya dayanmış, içimde taze bir kavun sonrası sigara havası. içim soğudu. içim soğudu. seviyorum, tükürüyorum. seviyorum, tükürüyorum.
hem öyle diyorsun da, nasılsa bir gün o şarkı çalacak ve biz kırlarda neşe içinde 'dans edeceğiz'
20 Mart 2011 Pazar
bir
o siyah. giydiği siyahı üstünden atıp bir anda sarıyı nasıl geçirdi? ya gördüm, neyleyim. en çok ben gördüm. içinden neler geçiyordu onca susarken, ben sana susarken, senin içinden neler geçiyordu? o çimenliği geçtin, kalktın yerinden, birkaç merdiven. sorma neden.
kırılan şişeleri gönlüme dizip bir dokunuşla yıkmak geçer içimden. güzel olan her şeyi, düalist bir düzenle magmaya sokuyorum. gömdüğüm yere çiçek ektim. suyunu bile eksik etmedim. demem o ki, açmadın. rüyamda bir halin vardı, görmeliydin. dudak büktüğümüz her şey bizim olmuştu, belki biraz onlardan olmuştuk, görmeliydin, kadehler tutuyorduk elimizde. oyunu kuralına göre oynuyorduk nihayet. bizi kimse yıkamıyordu. saat çalıyordu ama, onu el ele de tutuşsak durduramazdık.
senden sonrası bilesin ki çorap söküğü gibi eksildi. belki farkında değilsin, ekseriyetle değilsin ki sen gözlerini eğip bakardın. yanyana iki martıyı gördük mü, gördük. uzun bir yol,sözlerin en yetersiz olanları. güzelim mayıs ayı. sen yürürken nasıl göründüğünü bilmiyorsun mesela. ayağın yere hiç basmıyor ki, kayar gibi, her şey elinden kayacakmış gibi nafile telaş ettin, yordun kendini. bunları sana söylemek ne güzel olurdu.
bir gün sana senden sonrasını anlatacağım. öyle arkadaş olacağız ki, bir de buna gülmek bize oldukça yakışacak. bu bir şükran, senin hiç acıtmadığının, bir an olsun kırmadığının şarkısı. adınla başlıyor her şey, bir olman bu yüzden. yani güzeldik diyorum, güzeldik.
kırılan şişeleri gönlüme dizip bir dokunuşla yıkmak geçer içimden. güzel olan her şeyi, düalist bir düzenle magmaya sokuyorum. gömdüğüm yere çiçek ektim. suyunu bile eksik etmedim. demem o ki, açmadın. rüyamda bir halin vardı, görmeliydin. dudak büktüğümüz her şey bizim olmuştu, belki biraz onlardan olmuştuk, görmeliydin, kadehler tutuyorduk elimizde. oyunu kuralına göre oynuyorduk nihayet. bizi kimse yıkamıyordu. saat çalıyordu ama, onu el ele de tutuşsak durduramazdık.
senden sonrası bilesin ki çorap söküğü gibi eksildi. belki farkında değilsin, ekseriyetle değilsin ki sen gözlerini eğip bakardın. yanyana iki martıyı gördük mü, gördük. uzun bir yol,sözlerin en yetersiz olanları. güzelim mayıs ayı. sen yürürken nasıl göründüğünü bilmiyorsun mesela. ayağın yere hiç basmıyor ki, kayar gibi, her şey elinden kayacakmış gibi nafile telaş ettin, yordun kendini. bunları sana söylemek ne güzel olurdu.
bir gün sana senden sonrasını anlatacağım. öyle arkadaş olacağız ki, bir de buna gülmek bize oldukça yakışacak. bu bir şükran, senin hiç acıtmadığının, bir an olsun kırmadığının şarkısı. adınla başlıyor her şey, bir olman bu yüzden. yani güzeldik diyorum, güzeldik.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)